Kamu Hukukunun Temelleri, kamu hukuku disiplininin tarihsel süreç içerisindeki oluşumuna (onun temel özelliğini ve özgün işlevini belirtik kılarak) ışık tutuyor. Yazar kamu hukukunu, ortaçağ temel hukuk düşüncesinin sekülerleşmesinin, rasyonelleşmesinin ve pozitif bir hüviyet kazanmasının ardından varlık bulan bir hukuk türü olarak ele alıyor. Kamu hukukunun, modern devleti doğuran değişimlerin bir sonucu olarak oluştuğunu, böylelikle de modern yönetim anlayışına yetki ve meşruiyet kazandırdığını savunuyor.
Kitabın birinci ve ikinci kısmı, günümüzde evrensel bir fenomen haline gelen kamu hukukunun kökenine ve onun oluşumuna yol veren koşullara odaklanıyor, bu kavramın ortaçağ hukukçularının rafine tartışmalarına çok şey borçlu olduğunu gösteriyor. Bodin, Althusius, Lipsius, Grotius, Hobbes, Spinoza, Locke ve Pudendorf'tan Montesquie, Rousseau, Kant, Fichte, Smith ve Hegel'e uzanan bir yelpazede, yani on altıncı yüzyılın sonlarından on dokuzuncu yüzyılın başlarına uzanan bir zaman dilimi içerisinde kamu hukukunun pratik aklın özel bir türü olarak sergilediği gelişimi anlatıyor.
Kitabın diğer üç kısmı kamu hukukunun üç temel öğesini açımlıyor: devlet, anayasa ve hükümet. Loughlin, konuya geniş bir perspektiften bakarak, hukukun, devlet erkini sınırlamaktan çok, onun (yeniden) üretilmesini sağlayan bir araç olarak anlaşılması gerektiğini ileri sürüyor. Anılan zaman dilimi içerisinde gerçekleşen teknolojik devrimler, burjuva devrimleri ve disipliner devrimlerin devletleri, anayasaları ve hükümet etme tarzlarını nasıl şekillendirdiğini ayrıntılı olarak açıklayan Loughlin, sonuç olarak, kamu hukuku gibi çetrefilli, karmaşık ve çetin ceviz bir konuyu büyük bir yetkinlikle irdeliyor.