Marksist kuram, –ekonomi ya da siyasetin çeperlerinde meşgul olunan– tamamen yüzeysel felsefi ilgilerce karakterize edilmek yerine, bizatihi felsefenin canlanması açısından gerekli bir vektör olarak işlemiştir. özellikle Balibar, Negri, Badiou, Žižek ve diğer düşünürlerin Marksizmleri sayesinde yeni bir öğrenci ve kuramcı nesli arasında felsefe tarihine olan ilgi muazzam biçimde canlanmıştır. Felsefedeki bu Marx'a dönüş, felsefenin zorlayıcı tarihsel koşullara verdiği gecikmiş bir yanıt değil, felsefenin kendi disipliner ve normatif uzamı dahilinde gerçek bir diyalektik dönüştür. çağdaş Marksist düşüncenin bu her yerden beslenme hali, onun gücünün, farklı görüşlerle tartışmaya ve diğer düşünce yapılarından öğrendikleriyle melezlenmeye duyulan arzunun bir işaretidir. çağdaş Marksist Kuramda Tartışmalar'ın çeşitli patikalarını bir derlemede diyaloğa sokarak, ağzına kadar sorularla ve tehlikelerle fakat aynı zamanda tan kızıllığının güzel ışıltılarıyla dolu bir geleceğin dünyasını yeniden şekillendirmeyi vaat eden o felsefi ve siyasal sorgulamaları ileriye taşımak bu çalışmanın temel amacıdır.
Marksist kuram, gezegen üzerindeki insan yaşamını halihazırda yeniden şekillendiren hızlı ve genellikle şiddetli süreçleri –"küreselleşme" olarak adlandırılan gerçek ya da kurgusal gelişmeleri– kavramaya ve kuramlaştırmaya yönelik girişimlerde ön planda olagelmiştir. çağdaş Marksist Kuramda Tartışmalar dizisinin bu ilk kitabında yer alan makaleler teknolojik değişim, yeni jeopolitik oluşumlar, yeni ekonomi, güvencesizlik, neoliberalleşme ve ekolojinin talepleri dahil yapısal meselelerin üzerine giderek ve bu meselelerin kuram açısından ortaya çıkardığı zorluklara ilişkin sorular sorarak bugünkü tarihsel konjonktürümüzün özgüllüklerini belirlemeye yönelik çabaları ifade etmektedir.