Çitlemeler ve Politikanın Yitimi: Türkiye’de Güncel Kentsel Rejim
Bu makale müşterekler yazınında kullanılan temel kavramların (müşterekler, çitleme, müşterekleştirme) kent çalışmaları alanında ne şekilde kullanılır kılınabileceğini ele alıyor. Bu çerçevede Türkiye’de 2000’li yıllarda inşa olduğu biçimiyle kentsel rejimin temel vasıflarına dair hipotezler öne sürüyor. İki ana bölümden oluşan çalışmanın ilk bölümünde söz konusu kavramsal setin analitik sınırlarını keskinleştirmek adına üç öncül formüle ediyorum: i) Müşterekler, müşterekleştirme ve çitleme dinamiklerinin karşıtlığında kurulan ilişkisel bir kategoridir; ii) Çitleme, ancak belirli konjonktürler bağlamında anlaşılabilecek stratejik nitelikli bir iktidar teknolojisidir; iii) Çitleme, her türden sömürü ve tahakkümü değil, yerin maddi ve imgesel boyutlarıyla inşa edilmesini içeren müdahaleleri ifade eder. İkinci bölüm neoliberal şehircilik bağlamında gündeme gelen kentsel dönüşüm politikalarını ve kamusal mekânların ehlileştirilmesini tartışıyor. Bu çitleme biçimleri üzerine iki hipotez öne sürülüyor: i) Kent yoksullarının yaşam alanlarındaki çitlemeler mekândaki metalaşma sürecini derinleştirirken aynı zamanda kent yoksullarının politik kapasitesinin altını oyar; ii) Kamusal mekânlardaki merkezkaç pratikleri hedef alan çitlemeler, karşıt politik ufuk ve vaatlerin dolaşım koşullarını kısıtlayarak politikanın mecrasını ortadan kaldırır. Sonuç olarak neoliberal kentsel rejimin esas vasıflarından birinin metalaşma ve gayri-siyasileşme süreçlerinin eklemlenmesi olduğu iddia ediliyor.
Anahtar kelimeler: Müşterekler; çitleme; neoliberal şehircilik; gayri-siyasileşme; metalaşma.
Müşterekleştirme ve Çitlemenin Zamanı: Göllüce’de Toprak Mücadeleleri
Yazı, müşterekleştirme pratikleri ve çitleme süreçleri arasındaki ilişkinin zamansal boyutuna odaklanıyor. Yazının merkezinde İzmir’in Torbalı ilçesine bağlı Göllüce köyünde, köylü ve toprak ağası ve daha sonra köylü ve arazileri satın alan şirket arasında,1950’lerden itibaren kristalize olan ve günümüze dek süren toprak mücadelesi çerçevesinde çitleme ve müşterekleştirme eylemlerinin mekânsal ve zamansal ilişkisi yer alıyor. Söz konusu vaka, çitlemeleri toplulukları dereceli olarak piyasadan özerkleşen toplumsal ilişkilerinden mülksüzleştiren, özel mülkiyet, piyasa ilişkisi ve disiplinini dayatan mekânsal bir rejim olarak tartışmayı, bununla birlikte çitleme ve müşterekleştirme arasındaki diyalektik ilişkinin zamansal niteliğine odaklanmayı gerektiriyor. Yazıda, Göllüce vakası üzerinden çitleme ve müşterekleştirme arasındaki bu “ikili hareketin” ritim, zamanlama, tempo ve süre gibi zamansal niteliklerini iki eksen boyunca takip ediyorum. Birincisi çitlemenin farklı mekânsal stratejilerine karşı günbegün icra edilen, dağınık, bazen bireysel, çokça kolektif sürgit müşterekleştirme eylemlerinin “aksak” ritimli zamanı. İkincisi ise 1969’da dönemin yükselen politik ve toplumsal hareketleriyle birlikte gerçekleşen toprak işgali gibi, çitlemelere karşı süregiden müşterekleştirme eylemlerinin birikerek patladığı, diğer yerellerdeki mücadelelerle eşzamanlılık kazandığı ve bir harekete dönüştüğü anların “eşzamanlı zamansallığı.” Sosyal bilimciler kadar devrimciler de gözlerini bu “patlama anlarına” dikerler. Oysa aksak ritimli gündelik müşterekleştirme eylemleri bazen sessiz, bazen bireysel bazen de kolektif biçimler alarak bu anları önceler, hatta onları mümkün kılar. Yazıda, aralarında bir hiyerarşi kurmaksızın çitleme ve müşterekleştirme süreçleri arasındaki bu iki farklı zamansal ilişkiye odaklanarak, Göllüce’deki toprak mücadelesini anlamaya çalışıyor, bu şekilde teorik düzlemde müşterekleştirme ve çitleme arasındaki ikili hareketin zamansal boyutunu tartışmaya açmayı u
Bir Müşterek Olarak Dünyada Mekân Deneyimi: “Herkesin ama hiç kimsenin de”
Dayanışmacı ve kolektif bir ruhu olan bir ortak çalışma mekânı olarak düşünülen Dünyada Mekân, aynı zamanda güvencesizliğe karşı bir örgütlenme aracı/mekânı ve bir sosyalleşme yeri olarak tasarlanmıştır. Türkçeye “ortak çalışma mekânları” olarak çevrilen Coworking Spaces kavramı, belirli bir iş üzerinde birlikte çalışmayı tarif etmekten öte, çalışanların ortak bir zaman ve mekânda fakat birbirlerinden bağımsız olarak çalışmalarına imkân veren mekânsal bir düzenlemeye işaret etmektedir. Bu çalışmada, Dünyada Mekân deneyimi, derinlemesine görüşmeler ve katılımcı gözlem yoluyla yapılan saha araştırmasından elde edilen bulgular ışığında bir müşterekleştirme pratiği olarak değerlendirilmiş, bugüne kadar karşılaşılan sorunlar ve zorluklar müşterekler tartışmalarıyla ilişkilendirilmiştir. Bu bağlamda, mekânın ortaya çıkışı, tarihi, yaşanan sorunlar ve geleceği müşterekler literatürü üzerinden ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Müşterekler, mekân, coworking, ortak çalışma mekânları, beyaz yakalılar.
Emek Gücünü Müşterekler Olarak Organize Etmek
Bir Sınıf Kavramı Olarak Prekaryanın Eleştirisi
Güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığı, emeğin örgütlü gücünün gerilediği neoliberal dönemde prekarya kavramı işçi sınıfını yeniden tanımlama iddiasıyla ortaya atılmış ve yeni bir sınıf olarak kuramsallaştırılmıştır. Bu çalışmada prekaryanın düşünsel kökleri ve politik yol haritası gözden geçirilmekte ve Marksist bir perspektiften bu kavramın sınırları tartışılmaktadır. Çalışmada 2016 Hanehalkı İşgücü Anketi kullanılarak prekaryaya atfedilen özellikler incelenmiş ve Türkiye işgücü piyasasında istihdamın klasik biçimlerinin hala geçerli olduğu öne sürülmüştür. Bulgular ücretli çalışanların yeni bir sınıf oluşturmaktan ziyade yedek işgücü ordusu bağlamında değerlendirilmesinin uygunluğuna işaret etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Prekarya, güvencesizleşme, yedek işgücü ordusu, kayıt dışı istihdam, kısmi zamanlı çalışma, geçici çalışma.
Stavrides’in Müşterek Mekân’ını Göymen’in Devrim’indeki Müşterekler Kavrayışı Işığında Okumak
Müşterek: 21. Yüzyılda Devrim Üzerine Deneme
Sermaye Hareketliliği ve Emek: İşçi Hareketlerinin Küresel Ölçekte İncelenmesi