Onur Kartal
(Gazete Duvar 12 Ara 2019)
Barış Ünlü’nün Stokely Carmichael’ın yazılarından ve konuşmalarından derlediği, Galip Doğduaslan’ın tercüme ettiği Siyah İktidarı adlı çalışma, bugün hala sıcaklığını koruyan bir dizi tartışmayı yeniden gündeme getiriyor. Bu çalışmanın, yine Barış Ünlü’nün derleyip Onur Eylül Kara’nın çevirdiği ve Dipnot Yayınları’nın yayımladığı Steve Biko kitabı olan Siyah Bilinci ile birlikte okunması daha iyi olacaktır. Zira Carmichael’ın Siyah iktidarı kavramsallaştırmasıyla Biko’nun Siyahlık kavrayışı, birbirleriyle paslaşır, birbirlerini destekler ve güçlendirir niteliktedir.
Carmichael Şiddet Karşıtı Öğrenci Koordinasyon Komitesi üyesidir ve şiddet konusunda her ne kadar, sözünü esirgemeyecek denli radikal bir pozisyonu kimi zamanlar açığa vursa da asıl niyeti Siyah iktidarı kavramını, şiddetin ya da iktidarın negatif belirlenimlerinden kurtararak tartışmaktır. Aslında Carmichael’ın şiddet kavramıyla muhasebesi çetrefildir. Kimi zaman şiddete başvurmadan bir hak mücadelesinin yürütülemeyeceğini savunsa da Barış Ünlü’nün “Sunuş” yazısında da belirttiği gibi, daha çok taktik bir tavır alıştır bu: Carmichael’ın “ırkçılığın sevgiyle yok edilebileceğine inancı yoktur” (s. 10).
‘SİYAH İKTİDARINI İNŞA ETMEK SÖZ VE TANIMLAMA YETKİSİNİ ELE GEÇİRMEKTİR’
Carmichael, 1966’da yayınlanan makalesinde “Siyah İktidarı” sloganının, Siyah halkın kendi kullanmak istediği sözcükleri kullanma hakkını ifade ettiğini söyleyecektir. Bu nokta önemlidir, zira Amerika’da ırkçılık, yapısal ve kolektif bir düzenek olarak işlediği ölçüde söz söyleme hakkı, imtiyazı ya da lüksü beyazların elindedir ve bu aynı zamanda tanımlama kudretini de elinde bulundurma ayrıcalığına tekabül etmektedir. 28 Ocak 1967’de Morgan Eyalet Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada Carmichael, “sadece tanımlama yapabilen insanlar efendiliğe yükselir” der ve şöyle devam eder: “Özgür bir halkın ilk görevi kendi terimlerini oluşturmak ve ezenlerin bu terimleri kabul etmesini sağlamaktır” (s. 62-63). Siyah iktidarını inşa etmek, bu yüzden, öncelikle söz ve tanımlama yetkisini ele geçirmektir. Ahlak, sevgi ya da şiddet karşıtlığı ile değil de iktidar ilkesi uyarınca yönetildiği ölçüde Birleşik Devletler’de iktidarı talep etmeksizin bu yetkiyi elde etmek, zamanın koşullarında Carmichael’a mümkün görünmemektedir. Ama burada “Siyah İktidarı”nı beyaz iktidarından ayıran şey, ilkinin en temelde Siyahların kendi kaderlerine yön veren kararları kendilerinin almalarını ya da karar alma süreçlerine doğrudan etkin failler olarak katılmalarını ifade etmesidir. Dolayısıyla, başka bir toplumsal tabaka üzerinde iktidar kurmayı değil, kendi üzerinde kurulan iktidar katmanlarını dağıtmayı hedefler. Amacı tahakküm değil, özgürlüktür; hiyerarşi değil, eşitliktir; imtiyaz değil, adalettir. Ama eğer, Siyahların tüm bu talepleri şiddetle bastırılıyorsa, onlar ister tepkisel yani öz-savunma düzeyinde isterse de etkin yani ilk hamle düzeyinde şiddete başvurduklarında bunun sorumluluğu her koşulda beyazlarındır (s. 29).
Bunun ötesinde Siyah İktidarı, öz-yönetimdir; şerif olarak seçilen bir Siyahın, polis şiddetine son verebilme kudretidir; vergilerin Siyahların yararına hizmetlere dönüştürülmesi, mesela daha iyi okullar, daha iyi yollar için bu vergilerin harcanmasını sağlamak adına yetkili pozisyonda bulunabilmektir. Bu ise ancak mücadele ile mümkündür; daha önce de dediğimiz gibi taktik açıdan şiddeti de içeren bir mücadele formudur bu. Ana hedefi, yerel ve ulusal düzeydeki zulüm şemalarını değişime zorlamak, Siyahların ayaklarını sağlam bir şekilde basabilecekleri iktidar tabanları yaratmaktır.
‘YOKSUL SİYAHLARLA YOKSUL BEYAZLAR ARASINDA BİR İTTİFAK DOKUMAK’
Carmichael’ın bir diğer önemli hamlesi, yoksul Siyahlarla yoksul beyazlar arasında bir ittifakı dokumayı öneren sınıfsal perspektifli tartışmasıdır. “Siyah, onu ezen bir güce dönüşmediği müddetçe beyaz adamı umursamamaktadır” ve yoksul beyaz onun üzerinde tahakküm kurmadığı müddetçe sefalet koşullarını ortadan kaldırmak için pekâlâ muhtemel yoldaşıdır. Carmichael, Siyah mücadelesinin sınıfsal karakteri konusunda nettir: “Öyleyse, siyah halk için inşa etmeye çalıştığımız toplum kapitalist bir toplum değil” (s. 39). Ama öncelik Siyahlık meselesindedir. Siyahın kendi sözcüklerini, beyazların rızası olmadan da kullanabilme özgürlüğü bu önceliğin önemli adımlarından birini oluşturur. Siyahın her şeyden evvel Descartesçı formülasyonu kendi varoluş koşullarına tercüme etmesi gerekmektedir: “Siyahım, o halde varım”. Esasen burada bir öncelik sonralık ilişkisi de kurmamak gerekir zira Carmichael, ırkçılık ve emperyalizmin el ele gittiğini de net bir şekilde ifade etmektedir. Birleşik Devletler, tüm dünyada beyaz olmayanlara karşı yürütülen iktisadi bir sömürü politikasının aktörüdür.
‘KENDİSİNDEN UTANAN SİYAH’TAN KENDİNİ SİYASALIN AKTÖRÜ HALİNE GETİREN SİYAH’A GEÇİŞ’
Carmichael’ın Siyahlık kavrayışının tartışmaya değer bir diğer yanı ise, liberal demokrasinin görünürdeki çoğulcu karakterine getirdiği itirazdır; şu sözleri Amerikan çoğulculuğunun, ırk mevzubahis olduğunda nasıl hızla Birci bir yapıya büründüğünü gözler önüne serer: “Siyah halkın talepleriyle karşı karşıya kalmayagörsünler, hiziplere bölünmüş beyazlar hemen birleşip tek cephe olur” (s. 89). Medeni Haklar Hareketi’nin amaçlarından biri de görünürdeki bu çoğulculuğu özde bir çoğulculuğa dönüştürebilmektir. Kendi imgesinden utanan Siyah’tan kendini siyasalın aktörü haline getiren Siyah’a bir geçiş kaçınılmazdır ve bunun için öncelikle kurumsal ırkçılık mekanizmalarının devre dışı bırakılması gerekmektedir.
Tüm bu başlıklar, tanınma ve tanımlama sorunu, kurumsal ırkçılık ve iktisadi sömürü sorunu, öz-yönetim ve öz-savunma sorunu hâlâ can alıcı önemde ve Carmichael’ın Siyah İktidarı kavramsallaştırması, bu hususlar için kuramsal ve teorik bir anahtar işlevi görebilir. Carmichael, Siyah halkların zor sorular sorması gerektiği kanaatindedir ve kendisi bu zor soruları önemli oranda sormakla kalmamış, aynı zamanda güçlü yanıtlar da sunarak, sömürgecilik ve ırkçılık karşıtı kuramsal külliyat içerisinde göz ardı edilemeyecek ağırlıkta bir yer kazanmıştır.
Siyah İktidarı, zor sorulara verilen güçlü yanıtlar arayanlar için önemli bir başucu kitabı…