Ömür Kurt
Henüz beş yaşında bile değilken babamın bana ve kardeşlerime gece uyumadan önce anlattığı masalları hatırlıyorum hayal meyal. Kırmızı Kıçlı Maymun… Babam bize bu akıllı mı akıllı, kurnaz mı kurnaz maymunun maceralarını anlatırdı. Babamın kendi zihin dünyasının ürünüydü bu maceralar. Tüm maceralarda ortak bir nokta vardı. Türlü vurdulu kırdılı çizgi romanların, filmlerin aksine Kırmızı Kıçlı Maymun hiç şiddete başvurmadan, salt zekâsıyla haksızlığa uğrayanın, ezilenin hakkını arar; adaletin yerine gelmesini sağlardı. Bir ortak nokta daha vardı bu maceralarda: Evet, sınıflar belirgin değildi bu masallarda fakat başkalarının hakkını yiyenler hep zenginlerdi. Bu sayede solculaşmamın ilk tohumları daha pek küçükken atılmıştı içime. Bu tohum elbette bir ideoloji öğretisini benimsemek değildi fakat bundan daha da değerli bir şeyi vermişti babam bana: Sol ideolojinin, sol değerlerin özünden birer damla sunmuştu bana, çocuk yaşımın anlayabileceği bir dille. En zor koşullarda bile haksızlığa karşı çıkmak, haklının yanında yer almak. Ve haksızla hakkı yenenin ‘zenginler’le ezilenlerin dizildiği bir sahnede karşı karşıya olduğu gerçeği…
İşte beni böyle çocukluğuma götürdü 19. yüzyılın son yarısıyla 20. yüzyılın ilk yarısında yaşamış Avusturyalı sosyalist yazar ve çevirmen Hermynia Zur Mühlen tarafından kaleme alınmış Emekçi Çocuklara Hikâyeler kitabı. Kitabın ilk basımı 1922’de Masallar adıyla Berlin’de yapılmış; Türkçe basıma kaynak olan İngilizce versiyon ise, Fairy Tales for Workers’ Children, adıyla 1925’de Chicago’da basılmıştır.
Zur Mühlen’in masalları, çocuklara kendileri ‘sonsuza dek mutlu yaşarken’ diğer insanların nasıl yaşadıkları sorusuyla ilgilenilmeyen bir dünya sunan geleneksel masalların aksine, içinde yaşadıkları dünyayı sorgulatmayı ve onu nasıl ve ne yönde değiştirebileceklerine dair ipuçları sunmayı amaç ediniyor. Zur Mühlen’in masalları geleneksel masallardaki öğelerin bir kısmını koruyor. Doğaya ve özellikle hayvanlara konuşmak gibi insanlara özgü öğeler verilirken; fantastik öğeler gündelik hayata yerleştiriliyor. Örneğin, Neden masalında, masalın kahramanı olan çocuk bir ormanda bir orman perisi ile sohbet ediyor. Ancak geleneksel masallardaki tarih-dışı ortam/atmosfer Zur Mühlen’in Emekçi Çocuklara Hikâyeler kitabındaki masallarda yer almıyor. Aksine, alışılagelmiş masal biçiminde göre oldukça gerçekçi bir biçimde tasvir edilen Zur Mühlen’in masal mekânlarında toplumsal yaşamda karşılaşılan kölelik, dayak, aşağılama, yoksulluk gibi olumsuz öğelere yer vermekten kaçınılmıyor. Tersine, bu tür unsurlara yer verilerek içinde yaşanılan sistemin gerçekçi bir şekilde sunulması yoluyla okuyucuyu bilinçlendirme amacı güdülüyor. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, geleneksel masal biçimindeki gibi kahramanlar sabrederek fantastik/sihirli bir güç sayesinde bireysel kurtuluşlarına erişmiyorlar Zur Mühlen’in masallarında. Zur Mühlen bize, ne kendisini ezen kız kardeşi ve üvey annesinin eziyetleri karşısında sabırla çalışmaya devam edip sonunda bir perinin yardımıyla yakışıklı prensle evlenerek sonsuz dek mutlu yaşayan Kül Kedisi Cinderella’nın, ne de üvey annesinin kumpasından ancak bir prensin öpücüğüyle kurtulan Pamuk Prenses’in hikâyesini anlatıyor. Bu masallardaki gibi var olan toplumsal ilişkilerin olduğu gibi sürdürülmesinden yana değil çünkü Zur Mühlen. Aksine, masallarında kahramanların karşı karşıya kaldıkları eziyetlerin, bir talihsizlikten değil, mevcut toplumsal ilişkilerin doğasından kaynaklandığını anlatıyor. Ve çözümün isyan etmekte, üstelik yalnızca bireysel kurtuluş için değil, toplumsal bir kurtuluş için isyan etmekte olduğunu söylüyor. Evet, geleneksel masallarda da, Zur Mühlen’in masallarında da iyimser bir hava seziliyor. Ancak bu iyimserlik, kahramanların ‘sonsuza dek mutlu’ yaşayacakları bir bireysel cennetten kaynaklanmıyor Zur Mühlen’in masal dünyasında. İyimserlik, Zur Mühlen’in kalem oynattığı 20. Yüzyılın ilk yarısına özgü devrimci beklentilerden doğuyor. Ki Zur Mühlen’in kalemini bir nevi devrimci ajitasyon ve bilinçlendirme aracı olarak kullandığını söylersek abartmış olmayız. Bu gaye, kitaptaki karakterlerin tasvirine de yansıyor. Karakterler, kati bir antagonistik ilişki içinde siyah-beyaz olarak tasvir ediliyor. Bu noktada, Zur Mühlen’in geleneksel masal biçimiyle ortaklaştığını söyleyebiliriz. Ancak geleneksel masal biçiminden farklı olarak karakterlerin bocalamalarına ve dönüşümlerine yer veriliyor. Serçe masalında, masalın kahramanı minik Serçe okyanusları geçip sıcak memleketlere ulaşma amacında cesaretini yitirir gibi oluyor; sıcak memleketlere kavuştuğunda ise konformizme kapılıp ‘kardeşleri’ni bir süre unutsa da bu bocalamaları aşıp sonunda mücadelesine devam ediyor.
Görüldüğü gibi, Zur Mühlen’in kitabındaki esas kahramanlar çocuklar ve insan özellikleri verilmiş hayvanlar. Bu noktada çocukların Zur Mühlen’in masallarında özel bir önemi olduğundan bahsedebiliriz. Çocuklar, büyüklerin aksine doğaya yabancılaşmamış. Ancak çocuklar – ve çocukluğunu yitirmemiş vicdan ve adalet duygusuna sahip yetişkinler – Küçük Boz Köpek masalındaki küçük Benjamin ve köpeği arasındaki ilişkide, ya da Neden masalında küçük Paul ile orman perisi ve diğer hayvanlar arasındaki iletişimde olduğu gibi – hayvanlarla, bitkilerle ve doğa-üstü varlıklarla konuşabiliyor. Çocuklar ayrıca toplumun diğer fertleri ile de yabancılaşmış bir ilişkiden uzaklar. Toplumsal sorunlara karşı büyüklere göre çok daha uyanıklar. Çevreleri ile ilgililer. Ve etraflarında olan biteni sorgulama yetilerini kaybetmemişler. Yine Neden masalındaki gibi büyükler, “çalışırken o kadar çok yoruluyorlar ki; düşünmeye halleri kalmıyor”. Bu düşünce nedeniyle ki; Zur Mühlen henüz doğaya, insana ve topluma yabancılaşmaktan uzak olan Zur Mühlen, kitaptaki masallarda çocuklara toplumu bilinçlendirmede öncü bir rol veriyor. Neden masalında, kahramanımız Paul’a orman perisi yazgısında insanlara gerçekleri anlatmak olduğunu söylüyor. Veya Serçe masalındai kahramanımız Serçe’nin öyküsünü dinleyen küçük çocuk büyüdüğünde yoksul insanların “açlık çekip, soğukta kalınmayan o güzel ülkeye” gitmesini sağlamaya karar veriyor.
Zur Mühlen’in masallarındaki geleceğe dair bu iyimser umut, masallara romantik bir hava katıyor katmasına ama kimi zaman çocuk masalı dilinden uzaklaşmasına neden oluyor. Zur Mühlen çocuklarda var olduğuna inandığı zalimliğin karşısında dayanışma, yardımlaşma gibi ‘yoldaşça’ değerlerin tüm insanlık ailesine egemen olması arzusunu ifade etmek için kimi yerlerde masallarında aşırı romantik bir dil tuttururken, çocuklar için anlaşılır olmaktan uzaklaşabiliyor.
Bu eksiğine rağmen, Zur Mühlen’in yazınının, dönemin edebiyat çevreleri içinde oldukça etkili olduğunu, hatta geleceğin Alman sosyalist siyasi liderlerini de etkilemiş olduğunu söyleyebiliriz. Demokratik Alman Cumhuriyeti’nin 1971’den Berlin Duvarı’nın yıkıldığı 1989 yılına dek lideri olan Erich Honocker, anılarında Serçe masalının kendisine ne kadar tesir ettiğinden bahsetmektedir. Ancak zamanla, sosyalist masal yazını yeterince ‘gerçekçi’ olmağı gerekçesiyle sol kamuoyu ve sosyalist Almanya otoritelerinin gözünden düşmüştür. Bu durumdan Zur Mühlen de payını almış, yazarın ‘Halı Dokumacısı Ali’ kitabı yasaklanmıştır. Bu tür engellemere rağmen, Zur Mühlen, sosyalist masal yazını arasında önemli bir yer edinmiş; artıları ve eksileriyle beraber alternatif bir masal yazınının imkânları konusunda bize değerli bir deneyim kazandırmıştır.
Kaynaklar
Hermynia Zur Mühlen (2017), Emekçi Çocuklarına Hikâyeler, çev. Devrim Evci, Ankara: Dipnot Yayınları.
Lionel Gossman (2010), Online Supplement V to The End and the Beginning, UK: Open Book Publishers, https://www.openbookpublishers.com/resources/End&BeginningOnlineSup5.pdf, Erişim tarihi: 5 Eylül 2017.
3. Lionel Gossman, Liebe Genossin: Hermynia Zur Mühlen: a Writer of Courage and Conviction, http://digital.library.upenn.edu/women/muhlen/gossman.html, Erişim tarihi: 5 Eylül 2017.
(KİTAP EKİ 30 Kasım 2017)