Nehir Kovar
Çatlak Zemin 26 Ekim 2020
2010’lu yıllar bağımsız feminist örgütlenmelerin zayıfladığı yıllar aynı zamanda AKP’nin aileci, muhafazakâr ve yeni liberal politikalarla kadınları kuşattığı yıllar. Sık sık vekil, bakan, kamu kurumlarında yönetici konumda çalışanlar düzeyinde söylemlerle (en az üç çocuk, kürtaj Uludere’dir, kahkaha atan kadın iffetsizdir, kızlı erkekli yaşıyorlar, başı açık kadın ambalajı açık pakete benzer, dokuz yaşında kız çocuğu evlenebilir fetvaları vd.) kadınları aşağılamasına karşı feministlerin güçlü kampanyalarla cevap ürettiği yıllar. Kürtaj Haktır, Karar Kadınların; Benim Bedenim, Benim Kararım; Cinayetleri Acil Önle, Cinsel Suçlara İndirim Olmaz-İstismarı Aklama vd. Bu kampanyalara paralel olarak, 2014 sonrasında özellikle de 2016’daki darbemsi ve iki yıl boyunca sürdürülen olağanüstü hâl dönemi ile iyice pekişen bir çeşit salon etkinliklerine, kaynak kitaplar üretimine doğru bir geri çekilme yaşandığı da söylenebilir. 2014-2020 arasında, her yıl için bir kitap seçmek üzere bir liste derledim. Bu listeye eklenebilecek Sara Ahmed çevirileri, Kürt Siyasetinin Mor Rengi, Novamed Bir Kadın Grevi vb. kitapları da listeyi genişletmek isteyenlere pas olarak yolluyorum.
1) Feminist Güzergâh
2014 yılında, Feminist Güzergâh’ı Fransızca aslından çeviren Gülnur Acar Savran (yine ve yeniden) feminist literatüre tam zamanında, feminist zeminlerin daralma yaşadığı bir dönemde katkı sundu. Françoise Collin’in hayatı, mücadele enerjisi ve üretimlerini merkeze alarak soru-cevap yöntemiyle ilerleyen bu kitap birincil tartışma olarak “Feminizm ne işe yarar?” sorusuna Collin’in verdiği cevaplardan yola çıkıyor. Collin için politik uyanıklık “hiçbir sorunun geride kalmış ya da çözülmüş sayılamayacağını görmeyi” gerektirir (Collin, Dipnot Yayınları, 2014, S. 30). Burada başlayan yolculuk tüm bir güzergâhı kat edecek şekilde ilerler: “Özel olan politiktir”, “Bedenim benimdir”, “Eşit işe eşit ücret”, “Biraz da teori”, “Göstergeler hükümdarlığı”, “Düşünce dünyasının rüzgarı”, “Kadın/erkek arkadaşlarımız, kadın/erkek müttefiklerimiz”, “Vaat edilmiş toprak”. Ve son olarak Irène Kaufer’in Mart 2014’te yazdığı sonsöz ile tahayyül ve eylem maratonu sona erer.
2) Feminizm ve Queer Kuram
2015 yılında Dipnot Yayınları’ndan çıkan kitapta Alev Özkazanç, ağırlıklı olarak Judith Butler’ın eseri ve queer kuram, feminist kuram ve politikaya dair sorgulamalarını güncel tartışmalara odaklanarak sürdürüyor. “Feminist ve queer” bir teorik-politik konumu savunuyor. Butler’ın tartışmalarını “demokrasi” ve “hegemonya” kavramları etrafında yeniden değerlendiriyor. Feminist, queer konumlamaya ilişkin Türkiye’deki güncel tartışmaları içeren yazı ve söyleşiler de kitapta yer buluyor: “Kızlı-erkekli evler, AKP döneminde toplumsal cinsiyet ilişkilerinin dönüşümü ve muhafazakârlaşma, aileci politikaların geleceği, cinsel taciz ve şiddete karşı mücadele, güncel feminist politikada eşitlik-farklılık ikileminde karşılaşılan çalışan anneler sorunu, 8 Mart kutlamalarına trans bireylerin katılımı” gibi tartışmalara odaklanıyor. Kitabın son sözü ise bell hooks’un kavramsallaştırması “feminizm herkesi içindir”e selam çakarak “herkes için” ve “herkesle feminizm” diyerek güzergâhı tamamlıyor.
3) Toplumsal Cinsiyet Tartışmaları
2018 yılında Dipnot Yayınları’ndan çıkan bu kitap, Gülnur Acar Savran’ın Sosyalist Feminist Kolektif’in yayını olan Feminist Politika dergisindeki yazılarından, Yeşim Dinçer’in editörlüğü ile yayına hazırlandı. Feminist hareketin Türkiye’de 2000’li yıllarda yürüttüğü tartışmalara dair kapsamlı bir kaynak kitap niteliğinde. Güncelliğini koruyan tartışmalar, kuramdan feminist politika geliştirme hamlelerine doğru açılıyor: “AKP iktidarının aileci ve fıtrat anlayışına dayalı farklılıkçı ideolojisi, hem neoliberal politikalar ve onların soyut eşitlik ve soyut evrenselciliği hem de öte yandan muhafazakârlığın yükseldiği bir dönemde farklılıkçılığa vurgu yapan feminist anlayışların barındırdığı riskler tahlil ediliyor. Ayrıca yükselen muhafazakârlık bağlamında savunmacı bir cinsel politikanın çıkmazlarına işaret ediliyor. Kadın emeğinin çeşitli biçimleri ve ücretli emek/ücretsiz emek ikiliği, kolektif bir feminist öznenin nesnel imkânları, patriyarka-kapitalizm ve yeniden üretim-üretim ilişkisi ile heteroseksizm-patriyarka ilişkisi bu seyir boyunca derinlikli bir şekilde ele alınıyor.”
4) Çatışan Feminizmler
2017 yılında Metis Yayınları’ndan çıkan kitap, birbirlerine eleştiriler yönelten ünlü dört feminist kuramcıyı merkezine alıyor: Nancy Fraser, Seyla Benhabib, Judith Butler ve Drucilla Cornell. Öznellik, tarih yazıcılığı, etik, siyaset ve dil gibi konuları farklı perspektiflerden ele alan bir çalışma; “Benhabib, Butler, Cornell ve Fraser feminizm ve postmodernizm üzerine tartışırken, bir yandan da bize feminizmin aslında sabit, içeriği ve sınırları belli bir alan olmadığını, aksine aslında pek çok feminizm anlayışı bulunduğunu ve bunların tümünü göz önüne almak, yeri geldiğinde sentezlemek gerektiğini gösteriyor.”
5) Feminizm Yazıları-Kuramdan Politikaya
2018 yılında Dipnot Yayınları’ndan çıkan bu kitap, Gülnur Acar Savran’ın Sosyalist Feminist Kolektif’in yayını olan Feminist Politika dergisindeki yazılarından, Yeşim Dinçer’in editörlüğü ile yayına hazırlandı. Feminist hareketin Türkiye’de 2000’li yıllarda yürüttüğü tartışmalara dair kapsamlı bir kaynak kitap niteliğinde. Güncelliğini koruyan tartışmalar, kuramdan feminist politika geliştirme hamlelerine doğru açılıyor: “AKP iktidarının aileci ve fıtrat anlayışına dayalı farklılıkçı ideolojisi, hem neoliberal politikalar ve onların soyut eşitlik ve soyut evrenselciliği hem de öte yandan muhafazakârlığın yükseldiği bir dönemde farklılıkçılığa vurgu yapan feminist anlayışların barındırdığı riskler tahlil ediliyor. Ayrıca yükselen muhafazakârlık bağlamında savunmacı bir cinsel politikanın çıkmazlarına işaret ediliyor. Kadın emeğinin çeşitli biçimleri ve ücretli emek/ücretsiz emek ikiliği, kolektif bir feminist öznenin nesnel imkânları, patriyarka-kapitalizm ve yeniden üretim-üretim ilişkisi ile heteroseksizm-patriyarka ilişkisi bu seyir boyunca derinlikli bir şekilde ele alınıyor.”
6) Feminist Pedagoji: Müzeler, Hafıza Mekanları ve Hatırlama Pratikleri
2019 yılında İstos Yayınları’ndan çıkan kitap, Meral Akkent ve Nehir Kovar’ın feminist hikaye anlatıcılığı ve hatırlama pratiklerini, kapsayıcı konsept ile çalışan mekanların açabileceği yeni alanlar örnekleri üzerinden ele alıyor. 2018’de İstanbul’da düzenlenen uluslararası I. Asya ve Avrupa Kadın Müzeleri Konferansı’ndaki sunumların genişletilmiş bir içeriğini sunuyor. Savaş ve barış müzesi, kız çocukları müzesi ve empati müzesi vb. pek çok kurum, Tokyo’dan Brooklyn’e pek çok şehir ve ülkedeki feminist pedagoji ile çalışan pratikler bir araya getirilerek kolektif belleğin oluşumu konu ediliyor ve alternatif hatırlama kültürü oluşturuluyor. “Şiddet içeren bir tarihin hikayesini, şiddet fotoğrafları kullanmadan anlatmak” temalı, konferansa eşlik eden “İfşa Etmeden?” sergisinde bir araya gelen eserler de yer alıyor.
7) Türkiye’de Feminist Yöntem
“Feminist yöntem diye bir şeyden söz etmek mümkün müdür? Söylenegeldiği gibi feminist araştırma sadece “‘kadınlar tarafından, kadınlar hakkında, kadınlar için, kadınlarla birlikte’ mi yapılır, yapılmalıdır?” sorularıyla yola çıkan Emine Erdoğan, Nehir Gündoğdu derleme bir çalışma ile feminist yöntemin neliğini gündeme aldı. Sunuşunu Nükhet Sirman’ın yazdığı kitap, 2020’de Ocak ayında birinci baskısını, Mayıs 2020’de ise ikinci baskısını yaptı. Umut Narayan (Feminist epistemoloji, Batılı olmayan bir feministten perspektifler), Sandra Harding (Bakış açısı epistemolojisini yeniden düşünmek, güçlü nesnellik nedir?), Sibel Yardımcı (Feminist yaşam ve dünyayla akrabalık), Shahrzad Mojab ve Sara Carpenter (Marksizm, feminizm ve kesişimsellik), Gülay Toksöz (Sayıların kadın mücadelesindeki yeri) yazılarıyla kitabın ilk bölümü olan “feminist yöntem nedir, ne değildir”e cevap aradı. İkinci bölüm ise tüm bu nedirlerin pratikteki karşılığı olarak “feminist yöntemin nasılı”nı tartışan yazılardan derleniyor. Atilla Barutçu, pro-feminist araştırmalarda erkekler arası güç ilişkilerine dair yöntemsel sorunları tartışıyor. Nehir Gündoğdu ise güç ilişkilerinde “çocuklar, yetişkinler, kızlar ve erkekler” arasındaki ilişkilere feminist yöntemsel bakışı ele alıyor. Türler arası karşılaştırmalarda sakatlanmış hayvanlar ile ilgili bir gündemi tartışan Ezgi Burgan ve Mehtap Öztürk; heteroseksüel bir araştırmacı olarak LGBTİ bireylerin Ankarası’nı ele alan Ayla Deniz; çocukluk mahallesine feminist bir bakış atan Leyla Bektaş-Ata; feminist sahanın duyguları, gücü ve etiğini tartışan Emine Erdoğan ve Shahrzad Mojab ile yapılan bir söyleşi ile kitap tamamlanıyor.